Trafik Kazasında Vefat Eden Öğrencinin Gelirinin Belirlenmesi

Trafik Kazasında Vefat Eden Öğrencinin Gelirinin Belirlenmesi
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi’nin 16.10.2025 tarihli, 2025/363 Esas ve 2025/1279 Karar sayılı ilamında; henüz mezun olmamış bir öğrencinin gelirinin belirlenmesinde yalnızca üniversitelerden alınan genel cevaplara dayanılarak hesaplama yapılmasının eksik inceleme olduğu belirtilmiştir.
Mahkeme, öğrencinin mezuniyet tarihi, mezun olduğu alan itibariyle iş bulma süresi, mesleğe başlangıç ücreti, tecrübe kazandıkça elde edebileceği gelir ve özel sektördeki çalışma olasılıklarının varsayımsal olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamıştır.
Bu kapsamda, yalnızca “asgari ücretin iki katı” gibi soyut bir varsayıma dayalı hesap yapılmaması; ilgili meslek odalarından ve gerekirse TÜİK’ten de bilgi alınarak gelir tespitinin yapılması gerektiği belirtilmiştir.
Karar, öğrencinin gelecekteki kazancının belirlenmesinde somut, meslek temelli ve çok yönlü araştırma yapılmasının zorunlu olduğunu ortaya koyan önemli bir içtihat niteliğindedir.
İÇTİHAT METNİ:
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2025/363
KARAR NO : 2025/1279
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/12/2024
NUMARASI : 2023/23 Esas - 2024/700 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 16/10/2025
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 20/10/2025
Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 19/09/2022 tarihinde sürücü ...'ın sevk ve idaresinde bulunan ... plakalı araç ile Yozgat Bulvarını takip eden çevre yolu istikametinde seyrederken yolun karşısına geçmek isteyen yaya ...'ye çarptığını, kaza sonucunda ...'nin vefat ettiğini, aracın ... Sigorta A.Ş. tarafından zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında olduğunu, sigorta şirketinin poliçede belirtilen limitler dahilinde maktulün yakınlarına tazminat ödemekle yükümlü olduğunu, ailenin vefat eden ...'nin desteğinden mahrum kaldığını, bu nedenle sigorta şirketinden tazminat talebinde bulunduğunu ancak davalı sigorta şirketince herhangi bir ödeme yapılmadığını, arabuluculuk başvurusunda anlaşma sağlanamadığını, müteveffanın mimarlık bölümünü kazandığı ve annesinin ev hanımı olup herhangi bir gelirinin bulunmadığını, babasının ise mevsimlik işçi olarak çalışması sebebiyle sabit gelirinin bulunmadığını, bu nedenlerle müteveffanın çalışarak ailesine destek olması sebebiyle bu destekten ailenin mahrum kaldığını belirterek, fazlaya ilişkin alacakları saklı kalması kaydıyla anne için 1.000,00 TL, baba için 1.000,00 TL tazminatın 12/10/2022 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile tazminat talebinin ... için 290.770,48 TL, ... için 551.503,89 TL olmak üzere toplam 842.274,37 TL’ye artırmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkili şirketin sorumluluğunun, sigortalısı araç işleteninin kusuru oranında, davacıların gerçek zarar tutarlarıyla ve kaza tarihinde geçerli azami teminat limitleriyle sınırlı olduğunu, kaza tarihi itibariyle teminat limitinin ölen kişi başına 1.000.000,00 TL sınırlı olduğunu, dava konusu kazada davacıların desteği olduğu iddia edilen müteveffanın tam kusurlu olup, müvekkili şirkete sigortalı araç sürücüsünün kusuru bulunmadığından müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğunun olmadığını, müteveffanın kazadan yaklaşık 11 gün sonra vefat etmiş olup, kaza ile ölüm arasındaki illiyet bağının kesilip kesilmediğinin tespitinin gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla tazminat hesaplaması yapılacak ise 04.12.2021 tarihli genel şartlarda belirlenen usul ve esasların dikkate alınması gerektiğini, yine kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkili şirketin sorumluluğunun ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz ile sınırlı olduğunu bildirerek, haksız ve mesnetsiz açılan davanın öncelikle usulden reddine, usulden ret talepleri kabul görmemesi halinde davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; 19/09/2022 tarihinde, davacıların kızı olan müteveffa ...'nin yaya olarak karşıdan karşıya geçtiği esnada dava dışı sürücünün sevk ve idaresindeki ... plakalı otomobil ile çarpışması şeklinde trafik kazası meydana geldiği, ... plakalı aracın kaza tarihinde trafik sigortası (ZMSS) poliçesi ile davalı şirket nezdinde sigortalı bulunduğu, kazanın meydana gelmesinde davacı müteveffanın %75 oranında, davalı yan aracının (sürücüsünün) %25 oranında kusurlu olduğu, mahkeme dosyası ve ceza dosyası kapsamında müteveffanın kaza nedeniyle vefat ettiği, davacılar ile müteveffa arasında karineten destek ilişkisinin bulunduğu, davacıların vefat nedeniyle destekten yoksun kalma zararının oluştuğu, olayın ve zararın poliçe teminat kapsamında kaldığı, buna göre davalının, sigortalısının kusuru oranında ve teminat limiti ile sınırlı olarak zarardan müteselsilen sorumluluğunun bulunduğu, teminat limitinin kaza tarihi itibariyle 1.000.000,00 TL olduğu, hükme esas alınan aktüerya raporu doğrultusunda, davacıların destekten yoksun kalma zararlarına istinaden davacı baba ... için 290.770,48 TL ve davacı anne ... için 551.503,89 TL tazminat hesaplandığı, bu miktara davanın ıslah edildiği, davalıya yapılan başvuru bakımından (8 iş günü sonrası) 17/11/2022 tarihinde temerrüt oluştuğu gözetilerek temerrüt tarihinden itibaren yasal faize karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle; “Davanın KABULÜ ile, davacı ... için 551.503,89 TL, davacı ... için 290.770,48 TL olmak üzere toplam 842.274,37 TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 17/11/2022 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine” karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; eksik evrakla başvurulduğunu, davanın, dava şartı nedeniyle reddi gerektiğini, en azından sigorta aleyhine yargılama giderine hükmedilmemesi gerektiğini, hesaplama yönteminin yanlış, tazminatın fahiş olduğunu, yetiştirme giderinin sadece babadan değil anneden de düşülmesi gerektiğini, ayrıca bu indirimin de doğru yapılmadığını, önce kusur indirimi yapılmış, tazminat bulunup bu miktardan yetiştirme gideri indirilmesi gerektiğini, TÜİK verilerine göre desteğin 27 yaşında evleneceğinin kabulünün doğru olmadığını, 25 yaşında evleneceğinin kabulü gerektiğini, hesap raporunda desteğin gelirinin asgari ücretin 2 katı olarak yüksek esas alındığını ancak bu gelir yönünden ispatın gerçekleşmediğini belirterek, istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, kamu düzenine aykırılıklar resen gözetilerek, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Yerel Mahkeme tarafından davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Destekten yoksunluk tazminatının hesaplanmasında ölenin elde ettiği gelirinin doğru biçimde belirlenmesi, tazminatın doğru tespitinde önemli yer tutmaktadır. Zarar gören kişinin asgari ücret üzerinde bir gelir elde ettiği iddia ediliyorsa bunun ispat edilmesi gerekmekte olup, yerel mahkeme de destekten yoksunluk tazminatı davalarında zarar görenin zararını resen belirlemek durumundadır. Bu bağlamda, gerçek zararın hesaplanmasında, zarar görenin asgari ücretten fazlasına dair kazancı olduğu yönünde bir iddiası varsa kaza tarihinden hesap tarihine kadar ki gelirini gösteren belgelerin temin edilmesi suretiyle gelirlerin belirlenmesi, böyle bir iddia olmaması yahut zarar görenin herhangi bir işinin olmaması halinde kazancı asgari ücret kabul edilmesi, zarar görenin çalışma hayatının aktif çalışma dönemi ve emeklilik dönemi olan pasif devre olarak ayrılması, kaza tarihinden hesap tarihine kadar geliri bilinen (işlemiş) ve geliri bilinmeyen (işleyecek) aktif dönemin ve zarar görenin bakiye ömrü esas alınarak pasif dönemin tespit edilmesi, zarar görenin kaza tarihinden hesap tarihine kadar bilinen kazancı üzerinden, işlemiş (bilinen) aktif dönem zarar hesabının yapılması, işleyecek (bilinmeyen) aktif dönem hesabında zarar görenin hesap tarihinde bilinen son geliri nazara alınarak işleyecek aktif dönem tazminat hesabı yapılması, pasif dönem hesabında ise asgari geçim indirimi uygulanmaksızın asgari ücret üzerinden zarar hesabının yapılması gerekmektedir.
Somut olayda müteveffanın, kaza/ölüm tarihinde henüz meslek yüksek okulu öğrencisi olduğu anlaşılmıştır.
Henüz mezun olmamış durumdaki müteveffanın elde edeceği gelirin net bir şekilde saptanması bakımından, müteveffanın ne zaman mezun olacağı ve mesleğine göre ne kadar sürede iş bulabileceği, yapabileceği işe göre ne kadar ücret alacağı, belli bir iş arama süreci sonunda özel sektörde ne kadar sürede çalışabileceği varsayımsal olarak tespit edilerek, kaza tarihinden sonra müteveffanın mezun olduğu alanla ilgili elde edeceği gelir miktarı belirlenerek buna göre müteveffanın gelirinin belirlenmesi amacıyla mahkemece meslek odalarından da araştırma yapılarak gelirin belirlenmesi gerekirken sadece üniversitelere yazılan yazı cevapları esas alınarak ancak cevaplardaki “tecrübesizken asgari ücret düzeyinde, tecrübe arttığında daha yüksek ücret alabileceği” yönündeki bilgi değerlendirilmeden ve bölümle ilgili meslek odaları vs. araştırma yapılmadan eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile asgari ücretin iki katı gelire göre yapılan hesap kapsamında karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK'nın 353/1-a-6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülerek, yukarıda belirtilen eksik incelemeler tamamlanıp desteğin gelir durumu netleştirilip (ilgili meslek odalarından ve gerekirse TÜİK’ten de araştırma yapılarak) ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 03/12/2024 tarihli, 2023/23 Esas - 2024/700 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davalı tarafın sair istinaf sebeplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde yatıran tarafa iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-İİK'nın 36. maddesi gereğince, icranın geri bırakılması kararına istinaden Ankara 8. Genel İcra Dairesi'nin 2025/1136 Esas sayılı dosyasına depo edilen 1.600.000,00 TL bedelli nakit teminatın YATIRAN TARAFA İADESİNE,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirilmesi, bakiye harç tahsili ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 16/10/2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
İletişim Formu
YASAL UYARI
Bu sitede bulunan her türlü bilgi, yazı ve yapılan açıklamalar 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında bilgilendirme amaçlı olup reklam amacı taşımaz. Bu nedenle, haksız rekabet yaratıldığı şeklinde yorumlanmamalıdır. Ziyaretçiler ve Müvekkillerin, Sitede yayımda olan bilgiler nedeniyle zarara uğradıkları iddiası bakımından Hukuk Büromuz herhangi bir sorumluluk kabul etmemektedir.









