İhtirazi Kayıtsız İbraname, Kasko Sigortacısına Karşı Ek Tazminat Talebini Engeller

İhtirazi Kayıtsız İbraname, Kasko Sigortacısına Karşı Ek Tazminat Talebini Engeller
Kasko sigorta poliçesi kapsamında yapılan ödeme sırasında düzenlenen mutabakatname–ibranamenin, herhangi bir ihtirazi kayıt ya da fazlaya ilişkin hak saklı tutulmaksızın imzalanması hâlinde, sigortalının sonradan ek tazminat (aşkın zarar veya yetersizlik) talebinde bulunamayacağı kabul edilmiştir.
Mahkeme, ibranamenin imzalanması sırasında irade sakatlığı (hata, hile, korkutma) veya aşırı yararlanma (gabin) iddiası ileri sürülmediğini; bu nedenle düzenlenen ibranamenin kesin, bağlayıcı ve ibra niteliğinde olduğunu belirtmiştir.
Ayrıca, Karayolları Trafik Kanunu’nun 111/2. maddesinin, kasko sigorta poliçesinden doğan uyuşmazlıklara uygulanamayacağı vurgulanmıştır.
Bu durumda, sigorta şirketince yapılan ödemenin ihtirazi kayıtsız olarak kabul edilmesi, ibra beyanının mutlak nitelikte sonuç doğuracağı ve sigortalının sonradan ilave talepte bulunamayacağı anlamına gelmektedir.
İÇTİHAT METNİ:
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/90
KARAR NO : 2025/1129
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/11/2022
NUMARASI : 2022/338 Esas - 2022/869 Karar
DAVA : Maddi Tazminat (Aşkın Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 21/04/2022
BAM KARAR TARİHİ : 17/07/2025
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/07/2025
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 01/11/2022 tarihli 2022/338 Esas ve 2022/869 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK'nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmaya ait ....plakalı .... marka ... model aracın davalı sigorta şirketine 50185910 numaralı Genişletilmiş KAsko Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, 15/10/2021 tarihinde sürücüsü davalı .... ve maliki diğer davalı ..... Şirketi olan ... plakalı aracın müvekkiline ait araca çarpması neticesinde trafik kazası meydana geldiğini, kazada davalı sürücünün %100 oranında kusurlu olduğunu, davalı sigorta şirketi tarafından 89570 numaralı hasar dosyası ile hasarın incelemeye alındığını, inceleme neticesinde araca pert-total işleminin uygulanması uygun görülerek ek teminatlar ile birlikte aracın rayiç bedelinin KDV dahil 312.500,00-TL üzerinden değerlendirildiğini, poliçede belirtilen ilgili kloz gereği %20 muafiyet tutarı olan 62.500,00-TL düşüldükten sonra 250.000,00-TL'nin müvekkiline ödenmesi konusunda anlaşmanın sağlandığını ve bu hususta 16/11/2021 tarihli ibraname düzenlendiğini, ibraname uyarınca müvekkiline 01/12/2021 tarihinde ödemenin yapıldığını ancak ibraname tarihi olan 16/11/2021 tarihi ile ödemenin yapıldığı 01/12/2021 tarihine kadar geçen sürede ülkemizdeki döviz kurlarındaki ani yükselişler sebebiyle araç fiyatlarında kısa sürede büyük artışların meydana geldiğini, müvekkilinin bu süreçte işlerin aksamaması adına derhal yeni bir araç almak için satıcılarla irtibata geçtiğini, sözlü olarak anlaştığını ve ödeme yapacağı satıcılarla elinde parası hazır bir şekilde ertesi gün buluştuğunda satıcıların satış bedelinde bir günde en az 100.000,00-TL-150.000,00-TL civarında artış meydana geldiğini belirterek araçlarını satmadıklarını, bu durumun en az 4-5 defa yaşandığını, müvekkilinin mağdur olduğunu ve araç almasının imkansız hal geldiğini belirterek müvekkili firma ile davalı sigorta şirketi arasında düzenlenen 16/11/2021 tarihli ibranamenin iptali ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00-TL bakiye pert-total bedeline ilişkin tazminatın ödeme tarihi olan 01/12/2021 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
CEVAP:
Davalı .....vekili cevap dilekçesinde özetle; sigorta şirketi tarafından yapılan ödemeye herhangi bir şekilde davacının itirazının olmadığını, itiraz da bulunmaksızın ödemeyi kabul eden davacının tazmini gereken alacağı bulunmadığını, tazmini gereken zararı bulunmaması sebebiyle kötüniyetli olarak sebepsiz zenginleşme kastıyla bu davayı açmış olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı .....Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından dosya konusu hasar ilişkin olarak davacı tarafından yapılan başvuru üzerine hasar dosyasının açıldığını ve davacıya 01/12/2021 tarihinde ödeme yapıldığını, davacının talebinin fahiş olduğunu ve ispatlanmasının gerektiğini, ödemenin yapıldığı tarih ile ibranamenin imzalandığı tarih arasında ödenecek bedeller bakımından fahiş bir fark olmadığını, bu nedenle ibranamenin iptal edilemeyeceğini ve bakiye zararın talep edilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece;"...Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun 2022/690 Dosya 2022/11742 Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, ..... Şirketi nezdinde .... Şirketine ait ..... plakalı araca ilişkin olarak düzenlenen 50185910 numaralı Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesinin, dava konusu 15/10/2021 tarihli trafik kazasına ilişkin olarak davacı ..... Şirketi tarafından şirkete yapılan başvuru dilekçesinin, dilekçenin şirkete ulaştığı tarihi gösterir tebligat evraklarının, yapılan başvuru sonucunda açılan 89570 numaralı hasar dosyasının ve varsa davacıya yapılan ödemeleri gösterir evrak ve kayıtlar, ..... plakalı araca ait Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi nezdinde bulunan tramer kaydı, ..... ve.....plakalı araçlara ait trafik tescil kayıtları ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlığın 15/10/2021 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası neticesinde davacı ..... Şirketine ait ..... plakalı araçta meydana gelen hasar sebebiyle oluşan onarım bedeli tazminatına ilişkin olarak davacı şirket ile davalı ....Şirketi arasında tanzim olunan ve imzalanan 16/11/2021 tarihli ibraname gereğince davalı sigorta şirketi tarafından 01/12/2021 tarihinde davacı şirkete ödenen 250.000,00-TL tutarındaki tazminat bedelinin ödeme tarihi itibariyle piyasa koşullarının çok altında kaldığı iddiası kapsamında, davacı şirket ile davalı ..... Şirketi arasında tanzim olunan ve imzalanan 16/11/2021 tarihli ibranamenin iptali ile davacı şirkete ait ..... plakalı araçta meydana gelen hasar sebebiyle oluşan onarım bedeli tazminatından davalı sigorta şirketi tarafından 01/12/2021 tarihinde ödenen bedelin mahsubu neticesinde bakiye maddi tazminat bedelinin kısmi ödeme tarihi olan 01/12/2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı şirkete verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, yukarıda yer verilen düzenlemeler ışığında değerlendirme yapıldığında, davacıya ait ..... plakalı aracın 15/10/2021 tarihinde karıştığı trafik kazası neticesinde hasar gördüğü, hasarlanan araç açısından pert total işleminin uygulandığı, aracın kaza tarihindeki rayiç değerinden sovtaj değeri mahsup edilmek suretiyle sigorta poliçesi kapsamında talep edebileceği hasar tazminatının hesaplanması ve hesaplanan tazminat bedelinin davacı şirket tarafından kabul edilmesi neticesinde, 16/11/2021 tarihli Pert Total Rayiç Bedel Mutabakatname, Taahhütname ve İbraname başlıklı belgenin davacı şirkete ait kaşe basılmak suretiyle davacı şirket yetkilisi tarafından imzalandığı, ibraname tarihindeki koşullara göre makul olarak görülen tazminat bedelinin davacı şirket tarafından kabul edildiği, dava dilekçesinde ibranamenin aldatma, yanılma veya korkutma hallerinden birinin varlığı altında imzalandığına dair hiçbir iddia bulunmadığı gibi, aksine sadece ülkemiz ekonomisinin döviz kurlarında meydana gelen artışlara dayanılarak ibranamenin iptalinin talep edildiği, davacı şirketin ticaret şirketi olması çerçevesinde tacir sıfatını haiz olduğu ve basiretli davranma yükümlülüğü bulunduğu, imzaladığı her sözleşme açısından ülkenin içinde bulunduğu ekonomik koşulları gözetmesi gerektiği, bu kapsamda ibranamenin tacir olan her iki tarafı bağlar nitelikte bulunduğu, ibranamenin tanzimi ve imza altına alınması ile birlikte davaya konu edilen alacak kalemi karşılığı tazminat alacağının sona ermiş olduğu, her ne kadar bahsi geçen süreçte ülkemiz ekonomisi açısından döviz kurlarında artışlar meydana geldiği mahkememizin kabulünde ise de, ülkemizdeki belirli dönemlerde mevcut olan ekonomik olumsuzluklardan enflasyon, yüksek faiz, para değerindeki düşüş gibi olgulara dayalı aşkın (munzam) zarar talebinin zarar olgusunun delili olarak kabul edilemeyeceği, bu durumun davacıya bu yönde herhangi bir ispat kolaylığı da sağlamayacağı, ibranamenin imza altına alındığı tarih itibariyle ibraname koşulları açısından davacı tarafın aleyhine olacak şekilde aşırı yararlanma veya yanılma olgularının varlığından söz edilmesinin mümkün olmadığı gibi, ülkemiz ekonomisi içinde yer alan her gerçek ve tüzel kişiyi etkileyen ekonomik koşullarda beklenmeyen değişimlerin, sözleşmenin (ibranamenin) bir tarafının lehine diğer tarafının aleyhine olacak şekilde değerlendirilmesinin hakkaniyete uygun olmayacağı, kaldı ki trafik kazalarında oluşan zarar kalemleri karşılığında talep edilebilecek tazminat bedellerinin hasar gören aracın kaza tarihindeki mevcut durumu ve değeri itibariyle belirlenmesi gerektiği, kaza tarihinden sonra meydana gelen artışlar sebebiyle araçta kaza tarihi itibariyle oluşan hasar ve değer kaybı bedeli ile sair tazminat kalemlerinin artış sonrasında meydana gelen duruma göre değerlendirilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmakla, açılan davanın reddine karar vermek gerektiği..." gerekçesiyle "...Açılan davanın reddine..." şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ibraname tarihinden itibaren 2 yıl içerisinde, ibranamenin iptal edilebileceğini, müvekkili ile sigorta şirketi arasında 16.11.2021 tarihinde düzenlenen ibraname ile ilgili olarak öncelikle sigorta şirketine başvurulduğunu, herhangi bir cevap verilmemesi üzerine dava şartı arabulculuk süreci tamamlandığını ve nihayetinde 21.04.2022 tarihinde işbu dava ikame edilmiş olmakla, davalarının süresinde olduğunu, ibranamede belirlenen bedelin ödeme tarihindeki verilere göre yetersiz olup olmadığına dair bilirkişi incelemesi yapılmaksızın davanın reddedilmesinin hatalı olduğunu, ibranamedeki bedelin normal şartlarda dahi düşük olduğuna dair itirazları saklı kalmak üzere 16.11.2021 tarihli ibranameden ödemenin yapıldığı 01.12.2021 tarihine kadar geçen sürede (yaklaşık 15 gün) ülkemizde döviz kurlarındaki ani yükselişler sebebiyle araç fiyatlarında kısa sürede büyük artışların meydana geldiğini, bu sebeple, yine ibraname tarihi ile ödeme tarihi arasındaki emsal araçlar yönünden meydana getirdiği fiyat artışlarının tespit edilmesi ancak bilirkişi incelemesi ile mümkün olabileceğini ve bu husus tespit edildiğinde, müvekkiline salt tacir olmasından kaynaklı olarak makul olmayan bir sorumluluk yüklendiğinin açıkça ortaya çıkacağını, dava konusu araca ilişkin mahkemece gerçek zarar tespit edilmediği gibi, araç işleteni ve şoförü yönünden de hiç bir değerlendirme yapılmadan davanın reddine karar verilmiş olup karara bu yönüyle de itiraz ettiklerini, somut olayda, usulüne uygun olarak sigorta şirketine yaptıkları başvuru hiç bir şekilde işleme alınmadığı gibi, arabuluculuk görüşmesine de yine usulüne uygun olarak davet edilen sigorta şirketi mazeretsiz olarak 14.02.2022 tarihli ilk toplantıya katılmadığını, ilk toplantıda anlaşma sağlanamayarak son tutanağın düzenlendiğini, son tutanakta arabulucunun davalı sigorta şirketine mail, kargo ve telefon aracılığı ile ulaşmaya çalıştığını, buna rağmen sigorta şirketinin mazeretsiz olarak ilk toplantıya katılmadığını, bu sebeple arabuluculuk sürecinin ..... AŞ bakımından görüşme yapılmadan anlaşamama şeklinde sona erdiğinin açıkça yazılı olduğunu, mahkemeye yazılı ve sözlü beyanlarında da belirttikleri üzere 6325 S. HUAK m.18/A-11 gereğince davada haklı çıksa dahi davalı sigorta şirketinin tüm yargılama giderlerinden sorumlu olduğuna hükmedilmesi gerekirken sigorta şirketi lehine yargılama gideri, vekalet ücretine hükmedilmesi hatalı olmakla; davalı sigorta şirketinin tüm yargılama giderlerinden sorumlu olduğuna karar verilmesini, re'sen dikkate alınacak sebeplerle; karara karşı başvurularının kabulüne, kararın kaldırılmasına, tüm yargılama giderlerinin 6325 S. HUAK m.18/A-11 gereğince mazeretsiz olarak arabuluculuk ilk toplantısına katılmayan davalı .....'ne yükletilmesine karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasında pert olan araca ilişkin ibraname ile belirlenen zararın geç ödenmesi ve kur artışı nedeniyle oluşan aşkın zararın, kasko sigorta şirketi ile kazaya karışan karşı araç işleteni ve sürücüsünden tahsiline ilişkin maddi tazminat davasıdır.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususları ile sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
1-Davacı adına tescilli ve davalı sigorta şirketi tarafından genişletilmiş kasko sigorta poliçesi ile sigortalanan ......plakalı araç ile davalı..... Şirketi'nin işleteni, davalı....'nın sürücüsü olduğu .... plakalı aracın 15.10.2021 tarihinde karıştığı çift taraflı maddi hasarlı trafik kazasında, davacıya ait otomobilin zarar gördüğü, davacının kendi kasko sigortacısı olan davalı .... A.Ş. Ye başvurusu üzerine hasar dosyası açıldığı, davacı şirket yetkilisi tarafından imzalanan 16.11.2021 tarihli "Pert Total Rayiç Bedel Mutabakatname, Taahhütname ve İbraname" başlıklı belge ile davacının "sigortalanan aracın 15.10.2021 tarihli trafik kazasında uğramış olduğu hasar ile ilgili olarak aracın pert total işlemine tabi tutulmasını, ek teminatlar ile rayiç bedelinin KDV dahil 312.500,00 TL üzerinden değerlendirilmesini, poliçede belirtilen ilgili kloz gereği %20 muafiyet tutarı (62.500,00 TL) düşüldükten sonra 250.000,00 TL bedelin ödenmesini, bu bedeli sigorta şirketinden nakden ve tamamen tahsil ettiğini, sigorta şirketinin poliçeden doğan mesuliyetini, her türlü hak, alacak, talep ve davadan kayıtsız şartsız, kesin ve geri dönülmez şekilde ibra ettiğini, başka bir alacağının kalmadığını, hasardan kaynaklanan her türlü hak, alacak ve dava hakkını ......A.Ş.'ye devir ve temlik ettiğini kabul ve beyan ettiğini, bu ibranamenin tazminat bedelinin ibranamedeki koşullarla tarafına ödenmesi halinde geçerli olacağını" kabul ettiği, ibranamede kararlaştırılan bedelin, davacıya 29.11.2021, 30.11.2021 ve 01.12.2021 tarihlerinde banka eft işlemleri ile ödendiği, davacının ibraname tarihi ile ödeme tarihi arasında döviz kurundaki ani artış nedeniyle araç fiyatlarında aşırı yükselme meydana geldiğini, öngörülemeyen bu hal nedeniyle munzam zararının ödeme tarihi verilerine göre belirlenerek ibranamenin iptali ile aşkın zararının davalı kasko sigorta şirketinden ve kazaya %100 kusuru ile neden olduğunu iddia ettiği karşı araç sürücüsü ve işleteninden müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ettiği, davalı sigorta şirketi ile davalı sürücü .....'nın ibranamenin geçerli olduğunu, davacının tüm zararının karşılandığını, ibra ile borcun sona erdiğini, ödemenin ihtirazi kayıtsız kabul edildiğini savunarak davanın reddini talep etmişlerdir.
2-Uyuşmazlık konusunun temelini oluşturan aşkın zarara ilişkin olarak 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK)'nun 122. maddesi; "Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür. Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder." düzenlemesini içermektedir.
Anılan Kanun maddesi kapsamında, aşkın zararın talep edilebilirliğinin bir koşulu da alacaklı yönünden mevcut olan zararın açık ve somut bir biçimde ispatıdır. Bu bağlamda salt ülkenin ve piyasanın içinde bulunduğu ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeniyle paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma, alacaklı yönünden aşkın zarar olarak nitelendirilemeyeceği gibi salt bu olguya dayanılması neticesinde zararın ispatına dair koşulun gerçekleştiği söylenemez. Zira burada zarar olgusunun, 6100 sayılı Kanun'un 194. maddesi kapsamında ispata elverişli bir şekilde somutlaştırılarak, zarar iddiasının ispatı için gerekli tüm deliller ortaya konulmalıdır.
3-Somut uyuşmazlıkta, davacı tarafından ileri sürülen ve ülkemizde belirli dönemlerde mevcut olan döviz kurlarındaki artış olgusuna dayalı aşkın zarar talebi, zarar olgusunun delili olarak kabul edilemez. Zira ülkemizde belirli dönemlerde ortaya çıkan bu ve benzeri olumsuzluklar nedeniyle paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma, tek başına davacının temerrüt faizi dışında bir zararının varlığının ispatı değildir. Dolayısıyla ekonomik şartlar sebebiyle ortaya çıkan yüksek enflasyon, döviz kurlarındaki dalgalanma, serbest piyasadaki faiz oranlarının yüksek oluşu, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma gibi olumsuzluklar, bir karine olarak kabul edilip, davacıyı kendi somut durumuna özgü vakıalarla oluştuğu iddia olunan zararı ispat yükümlülüğünden kurtarmayacağı gibi davacıya bu yönde herhangi bir ispat kolaylığı da sağlamaz. ( bknz Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2021/11-938 esas, 2022/401 karar sayılı,Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesi'nin 2020/2916 esas-2021/3278 karar sayılı, 2014/13329 esas- 2016/9629 karar sayılı emsal ilamları)
4-Bu itibarla, 6098 sayılı Kanun'un 122. maddesinde karşılanması öngörülen faizi aşan aşkın zararın, genel ekonomik olumsuzlukların (ülkede cari enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma) dışında davacının durumuna özgü somut vakıalarla ispatlanması gerekir. Burada kanıtlanacak olgular; ekonomik şartlar sonucu ortaya çıkan olumsuzluklar gibi genel ve soyut hususlardan ziyade geç ödeme nedeniyle davacının, şahsen ve somut olarak uğradığı zarardır. Ancak yapılan yargılama sırasında, davacı tarafından yukarıda belirtildiği şekilde geç ödeme ile maruz kalınan zarar ve zararı doğuran vakıaların dosya kapsamında yasal çerçevede ispatlandığı söylenemez. Ödeme tarihi verilerine göre maddi zararın tespiti yönünde bilirkişi incelemesi yapılıp yapılmaması sonuca etkili olmayacaktır.
5-Keza davacı tarafça, ibraname imzalanırken iradesinin sakatlanmış olduğu ve aşırı yararlanama (gabin) iddiasında bulunulmamıştır. İbranamede fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmamış, gerek ibranamede gerekse ödeme belgesinde ihtirazi kayıt ileri sürülmeksizin yapılan ödeme kabul edilmiştir. KTK'nun 111. maddesinin kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan uyuşmazlıklara uygulanması mümkün değildir.
6-Uyuşmazlık konusu olmayan 16.11.2021 tarihli "Pert Total Rayiç Bedel Mutabakatname, Taahütname ve İbraname" başlıklı belgeye göre davalı sigorta şirketinin gayri kabili rücu olarak ve fazlaya ilişkin hakları da içerecek şekilde mutlak ve kesin bir surette ibra edildiği görülmektedir. TBK'nın 132. maddesinde borcun ibra sözleşmesi ile tamamen ortadan kaldırılabileceği düzenlenmiştir. Taraflarca düzenlenen ibra anlaşması, davalı sigorta şirketinin kazadan kaynaklı borç ve sorumluluğunu munzam zararı da kapsayacak şekilde sona erdirir niteliktedir. (bnkz Yargıtay 4. HD'nin 2022/2770 esas- 2024/7740 karar sayılı, 2023/3281 esas- 2025/1517 karar sayılı emsal ilamları)
7-Yapılan açıklamalar çerçevesinde, dosya kapsamı, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan tüm istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.
8-Anayasa Mahkemesi'nin, 18/4/2024 tarihli-32521 sayılı resmi gazetede yayınlanan 2023/160 esas, 2024/77 karar sayılı, 14/3/2024 tarihli kararı ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na 06/12/2018 tarihli ve 7155 sayılı Kanun’un 23. maddesiyle eklenen 18/A maddesinin (11) numaralı fıkrasının; Birinci cümlesinin “...bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur.” bölümünün, İkinci cümlesi olan "Ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmez." düzenlemesinin iptaline karar verildiği, iptal gerekçesi gözetilerek 07.11.2024 tarihinde yürürlüğe giren 7531 sy yasanın 25. Maddesi ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun değişik 18/A maddesinin (11) numaralı fıkrasının "Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile karşı tarafın ödemekle yükümlü olduğu yargılama giderlerinin yarısından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen vekâlet ücretinin yarısına hükmedilir. Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır." şeklinde değiştirildiği görülmüştür.
9-Somut olayda; arabuluculuk son tutanağı incelendiğinde, davalı sigorta şirketinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmadığı, davacı ile diğer davalıların ise toplantıya katıldıkları, toplantıya katılan taraflar arasında anlaşma sağlanamadığı için arabuluculuk sürecinin son bulduğu, davalı .....A.Ş. yönünden ise toplantıya katılmaması nedeniyle arabuluculuk faaliyetinin sona erdiği, davalı sigorta şirketi hakkındaki dava reddedilmiş olsa bile yukarıda açıklanan yasal düzenleme gereği davalı sigorta şirketinin arabuluculuk ilk toplantısına mazeretsiz olarak katılmadığı gözetilerek davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinden ve bu nitelikte olan arabuluculuk ücretinin yarısından sorumlu tutulması ve lehine hüküm tarihinde yürürlükte olan vekalet ücretinin yarısına hükmedilmesi gerekirken, davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin ve arabuluculuk ücretinin tamamının davacı üzerinde bırakılması ve bu davalı lehine AAÜT'ye göre belirlenen vekalet ücretinin tamamına hükmedilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle davacı lehine ortadan kaldırılması gerekmiştir.
Fakat, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, anılan hususta gerekli düzeltmenin yapılarak HMK 353/1-b-2.madde uyarınca Dairemizce yeniden hüküm tesis edilmesine karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile kararın kaldırılarak HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince Dairemizce yeniden hüküm tesisine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle KISMEN KABULÜ ile, İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 01/11/2022 tarihli 2022/338 Esas ve 2022/869 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
"a-Davacının davasının REDDİNE,
b-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 80,70-TL karar ve ilam harcının, davanın açılışı sırasında yatırılan 170,78-TL peşin harçtan mahsubu ile fazla alınan 90,08-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
c- Davacı tarafça yapılan 80,70 başvuru harcı, 80,70 TL peşin harç, 11,50 TL vekalet suret harcı, 295,25 TL posta ve davetiye gideri olmak üzere toplam 468,50 TL yargılama giderininin, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 7531 sy yasanın 25. maddesi ile değişik 18/A maddesinin 11. fıkrası uyarınca yarısı olan 234,25 TL'sinin davalı .... A.Ş.'den alınarak davacıya verilmesine, fazladan yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
d-Davalılar... ve ....Şirketi kendilerini vekille temsil ettirdikleri göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 9.200,00-TL vekalet ücretinin (6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 7531 sy yasanın 25. maddesi ile değişik 18/A maddesinin 11. fıkrası uyarınca davalı sigorta şirketi lehine bu miktarın 4.600,00 TL'lik kısmı ile sınırlı olmak kaydıyla) davacıdan alınarak davalılar... ve ..... Şirketine verilmesine,
e-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun'un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.560,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 7531 sy yasanın 25. maddesi ile değişik 18/A maddesinin 11. fıkrası uyarınca yarısı olan 780,00 TL'lik kısmının davalı ..... A.Ş.'den, kalan 780,00 TL'lik kısmının davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
f-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran taraflara iadesine,”
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
2-Davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle REDDİNE,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacı tarafından karşılanan 80,70 TL istinaf karar harcının istek halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından karşılanan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 136,00 TL posta ve elektronik tebligat giderinden oluşan 356,70 TL istinaf yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın, temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde 04/06/2025 tarihli 32920 (mükerrer) sayılı Resmi Gazete’ de yayınlanan 7550 Sayılı Yasanın 20. maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK’ nın Ek-1. Maddesinin 2. Fıkrası, HMK’ nın 361. ve 362. maddeleri uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne TEMYİZ yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 17/07/2025
İletişim Formu
YASAL UYARI
Bu sitede bulunan her türlü bilgi, yazı ve yapılan açıklamalar 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında bilgilendirme amaçlı olup reklam amacı taşımaz. Bu nedenle, haksız rekabet yaratıldığı şeklinde yorumlanmamalıdır. Ziyaretçiler ve Müvekkillerin, Sitede yayımda olan bilgiler nedeniyle zarara uğradıkları iddiası bakımından Hukuk Büromuz herhangi bir sorumluluk kabul etmemektedir.









